Yeryüzünde mutlu olmak istemeyen birisi yoktur. Bu evrensel bir gerçektir. Hiç kimse mutluluğun yerine acı, yas ve yokluk çekmek istemez. Genelde mutluluk üzerine kurduğumuz hayalerimizde semiz, rahat ve zengin bir hayat söz konusudur. Peki bol maddi varlığa, yetki veya insan beğenisine sahip olmak gerçekten insanı mutlu kılar mı yoksa bunun ötesinde bir şey mi gerek? İsa Mesih şöyle der:

Ne mutlu ruhta yoksul olanlara! Çünkü Göklerin Egemenliği onlarındır. Ne mutlu yaslı olanlara! Çünkü onlar teselli edilecekler. Ne mutlu yumuşak huylu olanlara! Çünkü onlar yeryüzü miras alacaklar. Ne mutlu doğruluğa acıkıp susayanlara! Çünkü onlar doyurulacaklar. Ne mutlu merhametli olanlara! Çünkü onlar merhamet bulacaklar. Ne mutlu yüreği temiz olanlara! Çünkü onlar Tanrı’yı görecekler. Ne mutlu barışı sağlayanlara! Çünkü onlara Tanrı oğulları denecek. Ne mutlu doğruluk uğuruna zulüm görenlere! Çünkü Göklerin Egemenliği onlarındır.

Benim yüzünden insanlar size sövüp zulmettikleri zaman, yalan yere size karşı her türlü kötü sözü söyledikleri zaman ne mutlu size! Sevinin, sevinçle coşun! Çünkü göklerdeki ödülünüz büyüktür. Sizden önce yaşayan peygamberlere de böyle zulmettiler.

Gerçek mutluluğun sırrı kısaca bu dünya da olduğumuz sürece Göksel Gerçeğe, yani Tanrı’nın egemenliğine ayıt olmayı bu dünyadan üstün saymaktır. İsa Mesih’in bizim için sağladığı kurtuluş yoluna sarılarak mutluluğumuz için dünya’nın koşullarına bağlı kalmaktan kurtuluyoruz. Artık ne yokluk, ne acı, ne hakaret ve yahut ne zulüm öncesi olduğu gibi Mesih’te bulunan ve gerçekte onunla yürüyen birisi için ezici gelmez. Tam tersine bu tür durumların ortasında bile Tanrı’nın Mesih İsa verdiği esenliği hissedilebilir. Tanrı’nın bize Kutsal Ruhuyla sağladığı güçle de her durumun üstünden gelebiliriz. Pavlus’un Romalılar 8:37 de yazdığı gibi:

Ama bizi sevenin [yani İsa Mesih] aracılığıyla bu durumların hepsinde galiplerden üstünüz.

Böyle bir mutluluğa siz de sahip olmak istemez misiniz?